• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İzmir 15 °C
  • Manisa 12 °C
  • Balıkesir 8 °C
  • Çanakkale 11 °C

İtibar Ve Güven Kaybedilmemeli

Yaşar Eyice

İTİBAR VE GÜVEN KAYBEDİLMEMELİ

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Çevremiz zararlı dolu...

İsmimi ve adresimi nasıl buluyorlar, şaşırıyorum.
Teknisyenlerin bile açılımını zor buldukları ve yaptıkları bilgisayarımı, güç de olsa açınca Karşımda mutlaka bir yabancı tanıdık çıkıyor.
Allah’tan İstanbul Mikro Bilgisayar’da İzmirli Boşnaklardan Atila İsmet Akova var.
Atila ile beraber: Remzi Akpınar ve Eyüp Küçükdağ’ı da sayabiliriz.
Sorunumu aynen Ahmet Zeytinkesen gibi çözüyorlar.
Çoğu kullanıcıların bildiği gibi 'virüs' adını verdikleri zararlı...
Çevremize bir bakın birçok zararlı göreceksiniz!
Ancak en büyük zararlı, yine de insanlarımız...
Sana bana, çevreye zarar veren kim?
Tabii ki insan!
Dünya Meteoroloji Örğütü, '2011-2015 Arasında İklim' başlık bir rapor yayınladı.
Rapor, çarpıcı sonuçlar içeriyor.
İnsan kaynaklı sera gazı emisyonları, rapora göre, iklim afetlerinin sıklığını ve etkisini arttırıyor; ekonomik ve sosyal maliyetlerin yükselmesine sebep oluyor.
İsviçre'den mektup yazan Clare Nullis, bir yandan ilgili çalışmanın linklerini göndermiş, diğer yandan okuyucularımı bilgilendirilmesi için bülten de göndermiş.
Rekor sıcaklıklar yükselen deniz seviyeleri, kuzey kutbunda buzulların erimesi, karasal buzulları ve kuzey yarımküredeki kar örtüsünün azalmasını da beraberinde getirdi. Bütün bu iklim değişikliği göstergeleri uzun dönemli ısınma eğiliminin sera gazlarından kaynaklı olduğunu tastikledi.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında (Marakeş İklim Zirvesi – COP 22) sunulan WMO raporuna göre, havadaki karbon dioksit seviyesi 2015 yılında milyonda 400 parçacık eşiğini geçti.

*- Gerçekler acıtıyor

Belki şimdi yazdıklarım sizi doğrudan ilgilendirmiyor.
Hatta okumaktan sıkılanlarınız bile olabilir.
Ancak ben gerçeklerden söz etmek istiyorum.
Çünkü sıkıntısını şimdiden çekmeye başladık.
Nasıl terörü konuşurken 'Kendimizi değil, torunlarımızı düşünüyoruz!' diyebiliyorsak, bu anlattıklarım da o kadar önemli.

*- Takan var mı?
WMO Genel Sekreteri 'Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışlarını sanayi öncesi seviyelerin 2 derece santigradın oldukça altında tutmayı, hatta 1,5 santigrat derece seviyesinde tutmayı amaçlıyor.
Rapor 2015 yılındaki ortalama sıcaklıkları şimdiden 1 derece eşiğine ulaştığını doğruluyor.
Kayıtlardaki en sıcak son beş yıllık dönemi yaşarken,2015 yılında en sıcak yıl olarak kayıtlara geçiyor.
Bu rekor bile 2016 yılında kırılacağa benziyor' diyor.

*- Risk iyice arttı

Mr Taalas,  'İklim değişikliğinin etkileri 1980li yıllardan beri küresel ölçekte devamlı gözlemlenebiliyor hem karada hem de okyanuslarda artan küresel sıcaklıklar, yükselen deniz seviyeleri ve buzulların yaygın bir şekilde erimesi. Bu, sıcaklık dalgaları, kuraklık, rekor düzeyde yağışlar ve hasar veren sellerin riskini de artırdı' diye konuşuyor.

*- Her gün duyuyor ve yaşıyoruz

Türkiye'de sağlıksız hava koşullarını biliyoruz.
Bir ara 'Kaç zamandır, yağmur yağmadı?' diyoruz.
Yağmur duasına çıkanları bir de ani sel felaketlerini hatırlayalım.
Hatta yakın zamana gelelim...
Anımsayacaksınız;
Birden bastıran yağış ve sel felaketimde itfaiye Araçları bile suların altında kalmıştı.
Yaşayan ve bilen bir kişi olarak, sel felaketi ile yangının her zaman faciaya neden olacağını söyleyebilirim.
İşte bazı kendini de tabiat olaylarını bilmeyenler, tuhaf konuşmuşlardı.
Deprem kadar kötüdür.
Bunlar, bilim ve gerçeklerden uzak olan zihniyetteki Kişilerin Yalova ya da İzmir’deki depremlerden sonra ortaya attıkları tuhaflıkları da biliyorsunuz.
Konya'da bile deprem olduğuna göre gerisini siz düşünün.
Çok yıllar önce bir orman mühendisi ziyaretime gelmişti.
Karşıyaka'da dere yataklarına yapılan kaçak binalardan ve de olası sel felaketinden söz etmişti.

*- Örnekleri çok fazla

Ve çoğunuz anımsayacaktır.
Bir hafta ya da 10 gün sonra sabaha karşı beklenen olmuş, sanıyorum 63 insanımızı kaybetmiştik.
Gülme komşuna gelir başına' derler...
İzmir'le yatan İzmir'le kalkan bir I. Melih Gökçek var.
Bizim Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş gibi o da makamında kıdemli...
İzmir'deki sel felaketinden kısa süre ve o günden bu yana sayısını unuttuğumuz sel felaketleri yaşadı...
Öyle ki, sosyal medyanın figüranı bile oldu...
Kimi 'Ankara'ya deniz getirdi!' dedi, kimisi de Ankara caddelerinde bizim 'kayık' dediğimiz sandalla gezinti yaparken karikatürlerini yayınlandı.
Bunlar doğru mu?
Değil tabi!
Tabiat olayları ve meydana gelen felaketler üzerine kara mizah yapmak herhalde hoş olmaz.
İzmir valiliğinden sık sık uyarı mesajları alıyoruz...
'Dikkat!' denildikten sonra yapılan uyarıda, tedbir alınması isteniyor.
Şimdi size bizim dışımızdan birkaç örnek vereyim:

*- Saymakla bitmiyor!

2010 ve 2012 yılları arasında 258 bin kişinin ölümüne ve 2013-2015 yılları arasında Güney Afrika kuraklığına neden olan Doğu Afrika kuraklığı…
 2011 yılında 800 insanın ölümüne ve 40 milyar Amerikan dolarından daha fazla hasara sebep olan Güney doğu Asya’da yaşanan sel felaketleri, 2015 yılında Hindistan ve Pakistan’da 4 bin100 kişinin ölümüne neden olan sıcaklık dalgaları; 2012 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde 67 milyar Amerikan doları hasara neden lan Sandy kasırgası!
Ve 2013 yılında Filipinler’de 7 bin 800 kişinin ölümüne neden Haiyan kasırgası gibi olaylar, insan kaynaklı iklim değişikliğinin insanların hayatını nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.

*- Aklımızı başımıza alalım

Rekor sıcaklıklar yükselen deniz seviyeleri, kuzey kutbunda buzulların erimesi, karasal buzulları ve kuzey yarımküredeki kar örtüsünün azalmasını da beraberinde getirdi.
Bütün bu iklim değişikliği göstergeleri uzun dönemli ısınma eğiliminin sera gazlarından kaynaklı olduğunu tastikledi.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında (Marakeş İklim Zirvesi – COP 22) sunulan WMO raporuna göre, havadaki karbon dioksit seviyesi 2015 yılında milyonda 400 parçacık eşiğini geçti.
Bizler hala bunun farkında değiliz.
Sade İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, farkındalık yarattı ve artık toplu ulaşım araçlarının elektrikli olacağını açıkladı.

*- İtibar ve güven!

Türkiye’nin itibarlı marka ve kurumlarını belirlemek üzere başlatılan TİE araştırma çalışmasının faktör analizine göre; Türk Halkının zihninde, itibarı 'güven' ve 'memnuniyet' tesis ediyor.
Bu yıl 5’incisi gerçekleşen Türkiye İtibar Endeksi (TİE) araştırması, marka-müşteri ilişkine dair çarpıcı sonuçlar içeriyor.
'Genel' ve 'Sektör' başlıkları altında gerçekleştirilen araştırma, ilk 10’da yer alan kurumların itibarlı algılanmasının altında yatan nedenleri de ortaya koyuyor.
TİE çerçevesinde yapılan faktör analizine göre; itibarın belirlenmesindeki en önemli iki faktör, kurum veya markanın sunduğu hizmetlerden kaynaklanan 'memnuniyet' ve o kurum ya da markanın toplum nezdinde tesis ettiği 'güven' algısıdır.
Bu faktörün ağırlığı yüzde 68,7 olarak ölçümlendi.

*- Öneri de önemli

İkinci sırada ise 'kurum veya markanın gönüllü ya da gönülsüz olarak önerilmesi' yer alıyor.
Bu faktörün ağırlığı ise yüzde 13.5.
Üçüncü etkili faktör de 'markayı tanıma' oldu ve ağırlığı yüzde 11.28’dir.
Bu da halkla ilişkiler faaliyetleri ve reklama doğru şekilde bütçe ayıran ve hedef kitleleri ile sürekli temas kurarak hatırlatan marka ya da kurumların daha itibarlı kabul edildiğini gösteriyor.
'Gönüldaşlık' tek başına yüzde 6.6'lık ağırlığı ile 4’üncü önemli faktör olarak belirlendi.
Bu oran Avrupa ve Amerika başta olmak üzere diğer ülkeler ile hemen hemen aynı seviyelerde.

 *- İtibar, neden var?

İtibar, güven ve tolerans eşiğidir.
İtibarlı kabul edilen kişi, kurum ve markalar, kolay kolay gönüllerdeki yerlerini kaybetmez.
Çünkü itibarlı olmak, vazgeçilemeyen olmaktır.
İtibar, şirket ya da kurum güvenilirliğinin maddi olmayan en önemli ölçütlerinden biridir
Hiçbir kurum küçük kalma vizyonu ile kurulmaz.
 Bu iş dünyasının DNA'sına aykırı.
Dolayısıyla ‘kurumsallaşma’, ‘marka yatırımı’ ve ‘itibar yönetimi’ gibi kavramlar, ülkemizde kurum ve markalar için yeni yeni kavranmaya başlandı.
Şirketlerin defter değeri ile piyasa değeri arasındaki farkların en önemli kaynağı, onların itibarlarıdır.
İtibar, üründen çok markanın değerine etki eden önemli bir kazançtır.
İşletmecilik kültürünün genetik bilimi kadar derinleştiği batı dünyasında, itibarı ölçebilir hale getirmek uzunca süre önemli bir istatistik sorunu olmuştur.
Bugün artık itibar da kesin olarak ölçülebilir bir değerdir.
Bu arada gururla belirtmek istiyorum; bizim itibarımız en yüksek noktadadır, okuyucuları sayesinde….

*********
Son yapılan çalışma sonucu, Türkiye İtibar Endeksi Sonuçları:

Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Koç Holding
Akaryakıt Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Opet
Alkolsüz İçecek Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Coca Cola
Bankacılık Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Türkiye İş Bankası
Beyaz Eşya Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Arçelik
Eğitim Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası:
  – Üniversiteler Kategorisinde: ODTÜ
Elektronik Eşya Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Samsung
Enerji Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: EnerjiSA
Gıda Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Ülker
GSM Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Turkcell
Hazır Giyim Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: LC Waikiki
Holdinglerde Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Koç Holding
İlaç Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Eczacıbaşı
Makine Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Bosch
Mobilya Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: İstikbal
Otomobil Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Fiat
Perkande Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Migros
Sigorta Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası: Anadolu Sigorta
Turizm Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası:
  – Acenteler Kategorisinde: Ets
  – Oteller Kategorisinde: Rixos
Ulaşım Sektöründe Türkiye’nin En İtibarlı Markası:
  – Hava Ulaşım Kategorisinde: Türk Hava Yolları
  – Kara Ulaşım Kategorisinde: Kamil Koç


******
GÜNCEL

Denizli'de bir devlet sanatçısı

Denizli'nin yetiştirdiği ressamlardan biri olan Gamze Ünver, İstanbul'da başladığı sanat çalışmalarına memleketi olan Denizli'de devam ediyor.
Daha önce İstanbul'da gerçekleştirdiği birçok sergi ve sanat çalışmalarının ardından geçtiğimiz yıl Denizli'ye dönme kararı alan sanatçı, Cuma günü açtığı sergi ile Denizlili sanatseverlere hitap ediyor.
Heykel ve Resim alanında Devlet Sanatçısı unvanına sahip olan Ünver, doğadan elde ettiği materyallerle şekil verdiği çalışmalarının yer aldığı kişisel sergisini 11 Kasım Cuma günü Turan Bahadır Sanat Galerisinde saat 17:30'da sanatseverlerin beğenisine sundu.

*- Fransız piyanist 14 Kasım’da İzmir’de
 
İzmir Fransız Kültür Merkezi Tristan Pfaff’ın piyano resitaline ev sahipliği yapacak. Türkiye’de 6 şehirde yapacağı turne kapsamında İzmir’e gelen sanatçı 14 Kasım Pazartesi günü saat 19.00’da Fransız Kültür Merkezi salonunda sahne alacak.
Tristan Pfaff 2010 yılında bir Fransız ulusal televizyon kanalında katıldığı programın ardından Avrupa’da tanındı ve büyük bir üne kavuştu.
Bir çok prestijli festivale davet edilen sanatçı Fransa Ulusal Orkestrası, BBC Senfoni Orkestrası, Avrupa Filarmoni Orkestrası gibi önemli orkestralarla konserler verdi.

*- Türkiye’nin gözbebeği olacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet tarihinin ‘operaya özel’  ilk sanat binası için 15 Aralık'ta yapım ihalesine çıkıyor.
2017 yılının ilk aylarında inşaatına başlanacak İzmir'in bu yeni sanat mabedi, mimarisi ve teknik donanımı ile Avrupa'daki sayılı örnekler arasında yer alacak.


*********
GICIK

*- İşi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar.
*- Herkesle arkadaşlık yapın. Ama sizi satmayacak kadar karakterli olanlarla dost olun.
*- Mutlu olmanın yolunu karşındakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık!  Çünkü ne kadar mutlu ettiysek o kadar yalnız kaldık.
*- Maalesef sen delisin, çatlaksın, ama sana bir sır vereyim mi; iyi insanların çoğu öyledir.
*- İyilik yapmaya devam et. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın.
*- Anlamak masraflı iştir; emek, gayret, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır. Biraz kötü niyet, biraz de cahillik kafidir.
*- Eğer anlamak istiyorsa biri seni, hüzünlü duruşundan anlar. Çığlık çığlığa susuşundan anlar. Gözlerinden yaşlar akmasına gerek yok ki, mahsun oluşundan bile anlar.
*- Bir acının resmi çekilmiyor, bir de sevdanın. Çizgiler gelip insanın yüzüne yapışıyor.
*- Bir gün uyanacaksınız ve her zaman yapmak istediğiniz şeyler için zaman kalmamış olacak. Ne yapmak istiyorsanız bugün yapın.

 

Bu yazı toplam 4230 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Faks : 0533 557 8894