• BIST 9079.97
  • Altın 2322.611
  • Dolar 32.345
  • Euro 34.8965
  • İzmir 17 °C
  • Manisa 17 °C
  • Balıkesir 10 °C
  • Çanakkale 12 °C

Türklüğün Ortak Sesi...

Türklüğün Ortak Sesi...
Erol Maraşlı / Aliağa Haber / Ege Hakimiyet Gazetesi / Demokrat Foça Gazetesi / Günaydın Ege / Alfa Tivi

TÜRKLÜĞÜN ORTAK SESİ

Erol Maraşlı / Ege Hakimiyet Gazetesi 

Millet’i yaşatan, akraba kavimleri birbirine bağlayan en önemli faktör; dil’dir. İşte o lisan/dil ki; asırlar geçse de varlığını koruduğu gibi, devam da ettirir.

Tarih; bize milletlerin tarihten silinmemesinin sebebini “dil”in korunarak gelinmesi olduğunu öğretir. Dilini koruyan milletler günümüze kadar gelmişler, koruyamayanlar ise millet olma vasfını kaybedip tarihten silindikleri gibi baskın dil karşısında milliyetlerini de kaybetmişlerdir.

Bugün Roma’dan Çin’e, Kamçatka yarımadasından Fas’a, Tataristan’dan Yemen’e, Akdeniz’den Finlandiya’ya, Orta Asya’dan Hind yarımadasına kadar uzanan geniş coğrafyaya damgasını vuran Türk kavimleri ve akraba kavimlerden bazıları bugün için hayatiyetini ve varlığını yitirip asimile olmuşlardır.


Bunlara en güzel örnek Doğu Avrupadaki; Hun, Peçenek, İskit, Oğuz, Bulgar vb. Türk kavimleridir. Bunu daha da çoğaltabiliriz…

Eğer buralara damgalarını vuran Türk kavimleri dillerini kaybedip asimile olmaslardı bu coğrafya; bugün için bir Türk coğrafyası olurdu.
Sovyet imparatorluğu’nun kızıl çarları bunu iyi bildikleri için lehçe farklılığını dil ayrılığına dönüştürmek için az çaba göstermediler. Başarılı da oldular diyebiliriz. Baksanıza o coğrafyadaki Türkleri kavimlere ayırıp ayrı millet olarak dizayn etmeye kalktılar. 

Özbek,Kazak, Türkmen, Azeri,Kırgız, Hakas, Yakut, Tatar vb…

Tüm bu ayrılığa rağmen Türklüğü yaşatan ise; Türk dilinin ortak sesi olan şarkıları ve türküleridir. Birçok vesilelerle birçok ülkeden yurdumuza gelen Türk çocuklarının söyledikleri türkü ve şarkılarda geçmişimizi, ortak değerlerimizi, hissiyatımızı, aşkımızı, çilemizi, acılarımızı ve umutlarımızı görüyoruz. Destanlarımız, hikayelerimiz, masallarımız, kopuzun telinden saz’a, cura’ya geçen ezgilerimiz… hepsi aynı cevherin öz’ü. 

Şu anda Rus işgali altındaki Kırım’dan iki mısra alalım:

Kınalı parmak,cez/tunç/tırnak, altın uymak/yüzük/
Senin tatlı tiline/diline/ olur mu toymak/ doymak/?


İşte bir tatar Türk’ünün söylediğini Anadoludaki bir Türkmen’in anlamamsı mümkün mü?

Din ayrılığına rağmen dilini unutmayan Hazar Türklerinin ahfadı Karaim Türk’ünün aşkını anlatan şu mısralar hiç birimize yabancı gelmez!

Men/ben/ kamamı yağladım,
Ucuna Kara bağladım.
Men/ben/ yarimden ayrıldım
Üç ay on gün ağladım.


Azeri Türkücü Zeynep Hanlarova’nın güzel sesi Azerbaycan’dan Andoluya rüzgarla birlikte geliyor…

Aşığın çoktur senin çoktur 
Kirpiğin oktur senin oktur
Derdinden men deliyem 
Heç habarın yoktur senin

Irak Türkmenlerini dinlerken sanki Erzurumlu Dadaşı dinliyoruz:

İki kardeş bir ana /Yığılmıştık bir hana 
Felek bir tepme(tekme)vurdu/Her birimiz bir yana
Derken, İran Türkmeni cevap veriyor:
Ay döğülüm(değilim) ıldızım(yıldızım)/ Gelin döğülüm ,kızım
Kapıda duran oğlan/Gel içeri yalkızım(yalnızım)
Geçelim Balkanlara.
Dobruca yaylalarının kızçesi ise yavuklusuna dil döküyor:
Karanfil kurtmadım/ Ben seni unutmadım
Hatırını pek saydım/Üstüne yar tutumadım.
Böyle duru bir Türkçe’yi muhafaza eden insanlar asimile olurlarmı?
Bir Gagavuzya / Gökoğuz kızı bakın ne diyor? 
Arpa ekdim biçerim/Yolum diye geçerim
Ben Bulgarı sevemem/ Cezam neyse çekerim.
Hani son günlerde moda olan; çok uzakları yakın eden Kazakistan’ın Dombıra’sı bakın ne diyor;

Kara kıs avulumga kelgende / Kara kış köyüme gelende
Kültüldegen kar yerge tüsgende / Lapa lapa kar yere düşende
Dombıramdı alarman / Dombıramı alırım
Yürek sazım çalarman / Yürek sazımı çalarım
Kaygırgandı eş aytbam / kaygılarımı hiç söylenmem.


Bunun örneklerini çoğaltmak mümkün?

Ortaçağdan 1800’lü yıllara kadar o bölgeyi dolaşan yabancı seyyahlar bu geniş coğrafya içindeki halklar ile Türkçe konuşarak anlaştıklarını anlatırlar. O bölgeleri günümüzde gezen bir çok kişiden lisan/dil konusunda sıkıntı çekmediklerini dinlemişizdir.
Devletler, coğrafyalar, yaşayışdaki isimler, hatta dinler bile ayrı olsa dil bir olunca ayrı gayrı olmuyor.

Zaten rahmetli Ziya Gökalp de boşuna,
Deme bana ,Oğuz, Kayı,,Osmanlı
Türk’üm, bu ad her ünvandan üstündür
Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız,Kazanlı
Türk milleti bir bölünmez bütündür.

Rahmetli Ebulfez Elçibey “İki devlet bir millet sözünü” söylerken yanlış bir şey demiyordu ama eksik söylüyordu.
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov: “Türkiye stratejik ortağımız, biz iki devlet, bir milletiz!..” demişti. 
Yani bu hâleyi genişletmek ve yerli yerine oturtmak lazım.
Birçok kişi kuruluş kendisini buna adadılar. Emekleri boşa çıkmayacak! Türk dili yarının dünyasının en önemli dili haline gelecektir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Faks : 0533 557 8894