• BIST 9079.97
  • Altın 2307.862
  • Dolar 32.3216
  • Euro 35.03
  • İzmir 19 °C
  • Manisa 16 °C
  • Balıkesir 15 °C
  • Çanakkale 16 °C

Mandıra Balıkçısı

Mandıra Balıkçısı
Hasan Eser / Ege Telgraf Gazetesi Köşe Yazarı
MANDIRA BALIKÇISI 
 
Hasan Eser / Ege Telgraf Gazetesi Köşe Yazarı 
 
Senaristliğini Birol Güven'in yaptığı, yönetmen koltuğunda Müfit Can Saçıntı'nın oturduğu ‘Mandıra Filozofu İstanbul’ filminde son derece manidar bir sahne izledim…
 
Hayatın hemen her alanından toplumsal mesajları ile yaşama at gözlüğüyle bakanlara adeta hayat dersi veren Mandıra Filozofu Mustafa Ali,  sonunda balıkçılık sektörüne de dersini verdi.
 
Filmin akışında babasının rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’a gelen Mustafa Ali, burada uzun yıllardır görüşmediği arkadaşı ile birlikte Galata köprüsünün altındaki restoranlardan birinde oturuyor.
 
Topkapı Sarayı ve İstanbul Boğazı’nın muhteşem manzarasında dertleşen 2 eski dostun masasına siparişlerini almak üzere gelen garson; ‘Ne arzu edersiniz efendim’ diye soruyor.
 
EN UCUZUNU  GETİR
 
Mustafa Ali, alışılmışın dışına çıkarak; ‘Bana en ucuz balığınız hangisi ise onu getirin…’ diyor garsona…
 
Mustafa Ali’nin yakın zamanda işini kaybederek geçim sıkıntısına düşen arkadaşı hemen itiraz ediyor; ‘Bir dakika hocam, o kadar ölmedik…’
 
Her zaman ki gibi bıyık altından tebessüm eden Mustafa Ali,  “Para ile alakası yok! Çünkü en lezzetli balık en ucuz balıktır” diyerek yine kafaları karıştırıyor.
 
Garson Mustafa Ali’nin sözlerini tasdikliyor ve ekliyor: ‘Doğru buzhane balıklarımız daha pahalı…’
 
Mustafa Ali’nin bu tespitini ben de onaylıyorum; maalesef toplum olarak her şeyin pahalısını tüketmeyi çok seviyoruz. Halbuki mevsiminde tüketilebilecek ve üstelik bolluktan dolayı çok ucuza satılan sayısız deniz ürünlerimiz var.
 
Ancak her nedense vatandaş ithal donuk balıkları tüketmeyi tercih ediyor. 
 
Bu noktada;  buzhaneye, dipfrize karşı olduğunu dile getiren Mustafa Ali, dipfrizi insanoğlunun en kötü icadı olarak niteliyor.
 
MEVSİMİNDE YE
 
Mustafa Ali, yaptığı tespitin gerekçesini şu ifadeler ile açıklıyor: “Dipfriz ihtiyacından fazlasını aldırır insana… Çünkü dipfrizler var diye balıkçılar gereğinden fazla balık tutarlar. Denizde durması gereken balıklar dipfrizde durur. Hâlbuki hepsini mevsiminde yesek hem daha ucuz, hem daha sağlıklı,  hem de daha lezzetli olur.”
 
Mustafa Ali'nin bu sözleri; ‘Dipfrizlerin faydası da vardır. Örneğin balığı ucuzken alır, saklarsın” yanıtı ile karşılık buluyor arkadaşında…
 
Lakin Mandıra Filozofu bu…  hiç kalır mı lafın altında, hemen yapıştırıyor cevabı: “Modern dünya bize güya ‘balığı 3 kuruş ucuz alalım’ diye binlerce liralık dipfriz satıyor. Sonra da sofralarda konuşuluyor nerede o eski lezzetler diye… Sen Şubat’ta domates yemek istersen tabi lezzetsiz olur. Ama satış odaklı olan sistem hiçbir şeyin zamanında tüketilmesine izin vermiyor. Seralar, dipfrizler vs…”
 
Hemen her yazımda defaatle vurguladığım ‘Türkiye’de balıkçılığı sürdürülebilir anlayışla yapmak zorundayız’ ifademin bir kez daha altını çiziyorum…
 
MEGA STOK
 
Mandıra Filozofu belki de hiç farkında olmadan çok ciddi bir konuyu gündeme getiriyor. Gözü para kazanmaktan başka hiçbir şey görmeyen kabzımallar, balığın bol olduğu dönemlerde çok ucuz olmasını fırsat bilerek, kamyonlar dolusu balığı yok pahasına satın alarak mega buzhanelerde stokluyor.
 
Denizde ve dolayısıyla piyasada balık azaldığında ise; stokladığı balığı çıkarıp, tabir yerindeyse elini öpene pazarlıyor.
 
Hal böyle olunca; balığı bin bir zahmet ve maliyetle yakalayan balıkçı da kazanamıyor, tüketen vatandaş da…
 
Kazanan sadece kapitalist düzenin komprador insanları oluyor.
 
Dünyada gelişen teknolojiye karşı koymak imkânsız! Yani, Mustafa Ali gibi bireysel karşı duruşlar takdire şayan, ancak  ‘tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok’ misali yetersiz… 
 
Bunun içindir ki; bu ve buna benzer konularda kitlesel değişimler yapmak elzemdir.
 
Her geçen yıl bir önceki yılını mum ile aratan balıkçılık sektörünün tek kurtuluşu balıkçı gemilerimize avlanma kotasının getirilmesiyle olacaktır.
 
Bu minvalde Mandıra Filozofu karakterine can veren  Müfit Can Saçıntı’ya ve Birol Güven’e yürekten teşekkür ediyorum.  
 Aliağa Haber / Yeni Vizyon Gazetesi / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Dikili Haber/ Menemen Haber / İzmir Haber /    
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Faks : 0533 557 8894